İşçinin siyasi görüşü nedeniyle işten çıkarılması, Türkiye’de iş hukuku ve anayasal haklar açısından sıkça tartışılan bir konudur. Bu durum, işçilerin ifade özgürlüğü, örgütlenme hakkı ve ayrımcılık yasağı gibi temel ilkelerle doğrudan ilişkilidir. İşverenler, çalışanlarını siyasi düşünceleri nedeniyle işten çıkaramaz; aksi takdirde bu işlem hukuka aykırı olup, işçiye tazminat ve işe iade hakkı doğurabilir. Daha fazlası için İşin Olsun Blog’u takip edin!
İşçilerin siyasi hakları ve parti üyeliği
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 68. maddesi, vatandaşların siyasi partilere üye olma hakkını güvence altına alır. Bu maddeye göre, 18 yaşını dolduran ve medeni haklara sahip her Türk vatandaşı, siyasi partilere üye olabilir. Ancak, bu hakkın sınırları belirli meslek grupları için çizilmiştir. Örneğin, devlet memurları (657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na tabi olanlar) siyasi partiye üye olamazken, işçiler bu kısıtlamadan muaftır.
Peki, işçiler siyasi partiye üye olabilir mi? Evet, özel sektörde çalışan işçiler, 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’na göre bu hakka sahiptir. Benzer şekilde, kamu sektöründe çalışan işçiler de genel olarak bu özgürlüğe sahiptir. Özellikle kamuda sürekli işçi statüsünde çalışanlar için merak edilen bir soru: Sürekli işçi siyasi partiye üye olabilir mi? Yasal olarak evet, çünkü işçiler memur statüsünde değerlendirilmez ve tarafsızlık yükümlülüğü memurlara özgüdür.
Kamu işçileri arasında sıkça sorulan bir diğer konu ise 4D statüsündeki işçilerdir. 4D işçi siyasi partiye üye olabilir mi? 696 sayılı KHK ile sürekli işçi kadrosuna geçirilen bu grup, İş Kanunu’na tabi olup siyasi parti üyeliği yapabilir; ancak görevlerini tarafsız yürütmeleri önerilir. Kadrolu işçi siyasi partiye üye olabilir mi sorusuna da aynı cevap verilebilir: Evet, çünkü kadrolu işçiler de işçi statüsündedir ve memur kısıtlamaları onlara uygulanmaz.
Son olarak, sürekli işçiler parti üyesi olabilir mi? Bu konuda da yasal engel bulunmamakta olup, işçilerin siyasi katılımı anayasal bir haktır.
Siyasi görüş nedeniyle işten çıkarmanın yasal boyutu
İş Kanunu’nun 5. maddesi, işverenin eşit davranma borcunu düzenler ve işçiler arasında siyasal düşünce nedeniyle ayrımcılık yapılmasını yasaklar. Bu maddeye göre, işveren işçiyi siyasi görüşü nedeniyle farklı muameleye tabi tutamaz, ücrette ayrımcılık yapamaz veya işten çıkaramaz. Aksi halde, işçiye ayrımcılık tazminatı talep hakkı doğar.
Ayrıca, İş Kanunu’nun 18. maddesi, iş sözleşmesinin feshinde haklı nedenleri sıralar. Siyasi görüş, bu nedenler arasında yer almaz. İşçinin siyasi düşüncesi nedeniyle fesih, geçersiz sayılır ve işçiye kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile işe iade davası açma imkanı verir. Anayasa’nın 26. maddesi ise ifade özgürlüğünü korur; siyasi görüş paylaşımı (örneğin sosyal medya üzerinden) işten çıkarma nedeni olamaz.
Yargıtay kararları da bu yöndedir. Örneğin, işçinin sosyal medya paylaşımlarının siyasi nitelikte olması, işyeri disiplinini bozmadığı sürece haklı fesih nedeni değildir. Ancak, paylaşımlar işverenin itibarını zedeliyorsa veya işyeri huzurunu bozuyorsa, durum değerlendirilebilir.
Örnek olaylar ve mahkeme kararları
Güncel örneklerde, siyasi görüş nedeniyle işten çıkarılan işçiler, mahkemelerde haklarını aramış ve genellikle kazanmıştır. Örneğin, bir işçinin parti üyeliği nedeniyle fesih, Anayasa Mahkemesi tarafından örgütlenme özgürlüğünün ihlali olarak değerlendirilmiştir. Benzer şekilde, kötüniyet tazminatı taleplerinde siyasi nedenler sıkça kabul edilmiştir.
Sonuç: İşçilerin korunması ve tavsiyeler
İşçinin siyasi görüşü nedeniyle işten çıkarılması, hem anayasal hem de iş hukuku açısından yasaktır. İşverenler, fesih işlemlerinde yazılı bildirim yapmalı ve savunmayı almalıdır; aksi takdirde işlem geçersiz olur. İşçiler, böyle bir durumda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na veya mahkemeye başvurabilir.
Bu hakları korumak için, işçilerin siyasi faaliyetlerini işyeriyle karıştırmamaları önerilir. Eğer siz de siyasi görüşünüz nedeniyle mağdur olduysanız, hukuki destek almanızı tavsiye ederiz.